İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi Önder Babat, 3 Mart 2004’te dergimizin bürosundan çıktığı sırada İstiklal Caddesi İmam Adnan Sokak’ta susturucu takılmış bir silahla katledildi. Önder Babat, devrimci bir öğrenciydi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okurken emperyalizme ve faşizme karşı mücadelenin en ön saflarında yer alıyordu. Önder özel bir süreçte katledildi, emperyalizmin halklara karşı suç işlemek üzere kurduğu NATO’nun İstanbul toplantısı öncesinde vuruldu. O gün kişi olarak Önder seçilmiş olsa da asıl hedef bu ülkenin tüm anti-emperyalistleri, devrimci ve ilerici muhalefeti idi.
Dergi büromuzun önünde vurularak katledildiği günden bugüne, onu katledenleri saklamak, olayı karanlıkta bırakmak ve gerçekliği karartmak adına her şey yapıldı. Vurulduğu sokakta tek delil bile toplanmadı, burjuva medyasında olayı çarpıtan haberler yaptırıldı, otopsi işlemi engellenmek istendi, kamu davası açılması organize bir biçimde engellendi ve medyada yoğun bir bilgi kirliliği yaşandı. Bu manipülasyon öyle rastlantısal şekilde değil doğrudan polisin yönlendirmesi ve özel çabası dahilinde hayata geçirildi. Daha ilk dakikada bir taş yarası ile bir mermi yarasını güya ayırt edemeyen polis “Adi bir olay, savcıyı çağırmaya gerek yok. Hatta bu sokakta kafasına taş düşerek iki kişi öldü. Götürün, bunu memlekete gömün” dedi. Mermi kovanı dahi aranmadan olay yeri incelemesi gerçekleştirildi, krokileme ve görgü şahidi taraması düzensiz yapıldı. Polisin olayın üstünü örtme çabasına karşın ailesi ve arkadaşlarının yoğun mücadelesi sayesinde otopsi işlemi yaptırılabildi. Bu defa Önder’i öldürenin taş değil mermi olduğu açığa çıkınca, polis tarafından “yorgun mermi, magandalar ateş açmış” diyerek yeniden karartma propagandasını sürdürmeye çalışıldı. Sonunda ölümünün üzerinden bir buçuk ay geçmesinin ardından açıklanan ayrıntılı otopsi raporunda gerçekler ortaya çıktı. Önder, susturucu takılmış bir suikast silahıyla doğrudan hedef alınarak vurulmuştu.
Cinayetin ateşli silahla işlendiğinin tespitinden sonra yeni delil ve görgü tanığı araştırılmadı, soruşturma derinleştirilmedi, aynı hafta benzer şekilde işlenen başka faili meçhul cinayetler de olduğu ve cinayetin siyasi olduğu tüm kamuoyunda tartışılırken soruşturma asla bu yönlü ele alınmadı. Cinayetten aylar sonra isimsiz bir telefonla kendisini polis olarak tanıtan bir kişinin “mermi çekirdeği üzerinde kazıntı yoluyla tahribat yapıldığı” iddiası basit bir balistik raporuyla yalanlanırken telefonun kaynağı dosya kapsamında hiçbir zaman araştırılmadı. Sonraki süreçte AİHM, Türkiye Cumhuriyeti devletini etkin bir soruşturma yürütmediği ve “yaşam hakkını ihlal” ettiği için mahkûm etti. Fakat hazırlanan raporlarda “yorgun mermi tabir edilen mermi ile vurulduğu tespit edilmiştir” yalanlarından öteye gidilmedi.
AİHM kararından sonra dosyada hiçbir ilerleme sağlanmadı. 2019’da savcılığın “Müştekiler ve tanıklar yeniden dinlensin” talimatı karşılıksız bırakıldı, talimatı yerine getirmeyen memurlar hakkında işlem yapılmadı. Kamuoyunda ve basında bu kadar yer eden, daha sonra çeşitli siyasi dosyalarda bahsi geçen ve İstiklal Caddesi’nin ortasında yüzlerce onlarca gözü önünde yaşanan böyle bir olay hakkındaki soruşturma kapsamında, üçü Önder Babat’ın birlikte yürüdüğü arkadaşları olmak üzere sadece dört görgü tanığının ifadesi alındı. Aradan geçen yıllara rağmen 50 sayfayı aşmayan bir dava dosyası ortaya çıktı.
Aradan tam 19 yıl geçti. Şu anda dosya zamanaşımı süresinin dolması için bekletiliyor. Savcılık tarafından ne yeni bir adım atılması ne de dosyanın faili meçhul bırakılmasının engellenmesi için bir çaba yok. Önder Babat cinayetinde, savcılık 03 Mart 2024 tarihinde dosyayı zamanaşımı sebebiyle sonlandıracak. Dosyanın kapanmaması için tek çare, bu tarihe kadar bir şüphelinin tespit edilmesi, sorgulanması ya da hakkında kaçak kararı verilmesi. Ancak 2003’ten beri savcılık bir şüpheliye ulaşılması için hiçbir gerçekçi adım atmış değil. Halbuki yapılması gerekenler basitti:
1- Yeniden dinlenilmeyen tanıkların dinlenilmesi, cinayet günü orada bulunabilecek esnaf gibi tespit edilebilir tanıkların tespit edilip dinlenilmesi, bunları o zaman dinlemeyen resmi görevliler hakkında işlem yapılması.
2- Önder Babat’ın adının geçtiği tüm soruşturmaların ya da iddiaların incelenmesi, buralardaki şüphelilerin ya da tanıkların bu cinayet kapsamında da sorgulanması.
3- Basına yansıyan iddiaların dosya kapsamında incelenmesi ve soruşturmaya dahil edilmesi.
Bunların yapılmaması bir mesajdır. Bir siyasi cinayetin varlığını ortaya koymaktadır. Katilleri ve onları ısrarla koruyanları göstermektedir.
20 yıldır bir katil arıyoruz!
Önder Babat’ın yoldaşları olarak bu dosyanın zamanaşımına uğramasına, üstünün örtülmesine, tetikçilerin ve onları kollayanların cezasız kalmalarına izin vermeyeceğiz. Bu hem ona hem de uğruna mücadele edip hayatını feda ettiği değerlere karşı sorumluluğumuzdur.