Yeni bir yıla yeni heveslerle giriyoruz. Takvim yapraklarındaki yeni başlangıcın hayatımızda da yeni ve daha iyi başlangıçlara yol açmasını umuyor ve bir önceki yılın zorluklarını, acılarını, sıkıntılarını geride bırakıp taze bir başlangıç yapabilmeyi istiyoruz.
Zor bir yılı geride bıraktığımız doğrudur. “Sebebi depremdir” deseler de on binlerce insanımızı parayı insan hayatından daha fazla önemseyen bir düzende yaşadığımız için kaybettik. Depremin ardından tüm umutların bağlandığı, her şeyin çözümü olacağına inanmamız istenen bir seçim sürecinin yarattığı moral bozukluğunun uzun erimli etkilerini hissetmeye başladık.
Bu yıl yoksulluğumuz da giderek büyüdü. Fiyat etiketleriyle cebimizdeki para arasındaki fark durmaksızın açıldı. Biz yoksullaşırken birileri de giderek zenginleşti, daha doğrusu onların zenginleşmesi için biz yoksullaştırıldık. Bir hanenin aç kalmaması için iki maaş bile yetmez oldu.
Ancak başımızı ellerimizin arasına koyup oturmadık bunlar karşısında. Mesela depremin olduğu ilk andan itibaren halk elinde ne varsa, elinden geliyorsa ortaya koydu. Ülke tarihinde örneği az görülmüş bir dayanışma ortaya çıktı. Devlet ve sermaye hiçbir şey yapmazken, halk kendi yarasını sarmanın yollarını aradı. Gücü yettiğince sardı da.
2023 baş eğmemenin de yılıydı. Ormanı ve deresi elinden alınan köylü direndi, öğrenci yurdunda ölüme yollanan üniversiteli direndi, çocuğunun imamdan değil öğretmenden eğitim almasını isteyen veli direndi, açlığı kabul etmeyen veya işsiz bırakılan işçi direndi. Zorbalığın olduğu yerde itiraz da hiç eksik olmadı.
Yeni yıl yeni kararlar demek. Kişisel hayatımıza yeni bir yön vermenin ilk günü olarak düşünüyoruz böyle kutlama vakitlerini. Sağlığını daha çok önemsemek, sevdiklerine daha fazla vakit ayırmak gibi. İnsanın yaşamını güzelleştirmek için iradi çabalar gösterebilmesi takdir edilecek bir özelliktir. Fakat alışveriş poşetinde ekmekten, makarnadan ve süzme peynirden başka pek bir şey olmayan bir insanın sağlığı üzerinde ne kadar kontrolü olabilir? Ya da günde 12 saatten fazla mesai yaparak aklını ve bedenini tüketen biri sevdiklerinin hayatıyla hakkıyla ilgilenebilir mi?
Dünyayı, ülkeyi ve kendi yakın çevremizi telefon ve bilgisayar ekranlarından anlamaya çalışıyoruz bir çoğumuz. Bu da en toplumsal meselelerin bile kişiselleşerek algılanmasına, bireysel hayatımızdaki sıkıntıların toplumsal koşullarla olan bağının görünmez kalmasına yol açıyor. Bireysel hayatımıza ilişkin kararlarımızın market poşetlerine, mesai saatlerine, asgari ücret tartışmalarına, emek rejimine veya savaş politikalarına fazlasıyla bağlı olduğunu, sorunlarımızın bize özel olmadığını ve tüm halkın ortak sıkıntısı olduğunu unutuyoruz. Belki özel olarak memleket üzerine düşününce unutmuyoruz ama karar alırken bizimle aynı şeyleri yaşayan insanlar olduğu aklımıza pek gelmiyor.
Madem derdimiz de geleceğimiz de ortak; yeni yılda kendimize dair karar alırken bir karar da hepimize dair alalım. Ekranlardan, medyadan üzerimize yığılan mesaj bombardımanına kulak tıkayıp kuru makarnayla dolu market poşetlerine, bitmeyen mesailere, tabutluk gibi evlerde yaşamaya ve okulları saran imamlara karşı öfke duymaktan daha fazlasını yapalım. Devrimciliğe hem daha iyi bir gelecek için hem de içinde yaşadığımız boğucu yaşamın alternatifi olabilmesi için küçük de olsa ciddi bir şans tanıyalım. Acının, sıkıntının, itirazın ve başkaldırının birbirini bulabilmesi, sesimizin boşlukta kaybolmak yerine başkalarının sesiyle buluşabilmesi için bir taş koyalım. 2024 yılında üstümüze gelecek fırtınaları yalnız karşılamayalım.
Devrimcilik artılarını, tadını, anlam ve onurunu kendi içinde taşıyan bir kimliktir; yalnızca dövüş, yalnızca bedel, yalnızca çirkinliklerle mücadele değildir; insanlığın en ileri değerleriyle bugünden tanışmaktır. İnsanlara kırmızı hapı seçerlerse dünyalarının değişeceğini, yepyeni ufuklara doğru yol alacaklarını söylemek devrimcilik için ilk adımdır ama bu adımla yetinildiğinde her şey sözde kalır ve insan nasıl yaşıyorsa öyle düşüneceği için, bu ilk adım iyi bir sohbet olmaktan öteye gitmeyebilir.
Fakat yol ne kadar uzun olursa olsun ilk adım atılmalıdır. Bu yıl bu adımı atmaktan çekinmeyelim.
2024 aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklediğimiz bir yıl olmasın.
Tüm halkımızın yeni yılını kutluyoruz.
Devrimci Hareket
31 Aralık 2023